Heyet Kalesi büyük ölçüde açığa çıktıOrdu’nun Altınordu ilçesine bağlı Bayadı Mahallesi hudutlarında yer alan, 6’ncı Mithridates periyoduna ilişkin, 2 bin 300 yıllık Heyet Kalesi’nde, 2010 yılında hafriyat çalışması başlatıldı. Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yücel Şenyurt‘un başkanlığında sürdürülen çalışmalarda, Türkiye’de yerinde bulunan birinci mermer heykel olduğu tespit edilen, tahtında oturan 200 kilo tartısında ve 2 metre uzunluğunda 2 bin 100 yıllık ana tanrıça ‘Kibele’ ile rahmet ilahı ‘Dionysos’, ‘Pan’ ve hayvan biçimli dini kap olan ‘Riton’ heykelleri ve yaklaşık 3 bin kesim tarihi eser bulundu.
5’te 3’lük kısmı ortaya çıkarıldı
1’inci derece arkeolojik ve doğal sit alanı olan kaledeki hafriyatlarda ayrıyeten 300 basamaklı merdiven ile milattan evvelki devirlere ilişkin olduğu bedellendirilen pişmiş topraktan çatı kiremitleri ve duvar örgüsü seramik kesimlerine ulaşıldı. Ortaya çıkan yapıtların akabinde Şura Kalesi’nin UNESCO Dünya Mirası Süreksiz Listesi’ne alınması için müracaat yapıldı. Geçen yıl orta verilen kaledeki hafriyatlar, Prof. Dr. Süleyman Yücel Şenyurt başkanlığında haziran ayında bir daha başladı. 4’ü arkeolog, 1’i restoratör olmak üzere 23 kişilik grupla sürdürülen çalışmalarda kalenin 5’te 3’lük kısmı ortaya çıkarıldı.
‘Kurul Kalesi hafriyatları bu sene 13. yılını tamamlıyor’
Kazı Lideri Prof. Dr. Süleyman Yücel Şenyurt, Heyet Kalesi’nin, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Sümela’dan daha sonra mimari görseli bu kadar ortada olan tek yer olduğunu belirterek, “2010 yılında başlayan Ordu Konsey Kalesi hafriyatları bu sene 13. yılını tamamlıyor. Aslında ‘Kurul Kayalıkları’ olarak bilinen, doğal hoşluğu olan bölgenin bir kültür hazinesi olduğu bu hafriyatlarda ortaya çıkmış oldu. Bu yıla kadar bizim iddiamız beşte üçlük bir kısmı açığa çıkarıldı ve kazılarımız devam ediyor. Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Sümela’dan daha sonra mimari görseli bu kadar ortada olan tek yer diyebiliriz. Bütüncül bir planda verilen kale kent yerleşmesi, burada açığa çıkarıldı. 2 yıldır müdafaaya ve onarıma yönelik çalışmalarımız oluyor. Bir taraftan hafriyatlar devam ederken bir taraftan da devrilmiş duvarların onarılması ve küçük yapıtların onarımıyla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. 2 ay evvel başladığımız çalışmaları aralık ayına kadar sürdürmeyi planlıyoruz” dedi.
Prof. Dr. Süleyman Yücel Şenyurt, 2010 yılından bu yana ortaya çıkarılan yapıtların, en son kullanıldığı yerde bulunduğunu kaydederek, şu biçimde konuştu:
2010 yılından bu yana epey fazla eser ortaya çıktı. Mimari kalıntıların ötesinde burası Roma istilası daha sonrası terk edilmiş. Küp, seramik, metal, cam üzere her çeşit buluntumuz var. 2 bin 100 yıl evvel yaşayan bir kent bir anda yıkıma uğruyor ve olduğu üzere kalmış. çabucak sonrasında bir yerleşim olmadığı için de biz eşyaları en son kullanıldığı yerlerde bulabiliyoruz. Silah, gülle, mızrak, hançer, hayli fazla elimizde örnekler var. 2016 yılında bulduğumuz ‘Kibele’ heykeli de yerinde tesadüfen bulundu. Heykelin bulunduğu nokta kapı girişi noktasıydı orası molozlar altında kalmış ve bu sayede heykel ve birfazlaca eşyayı yerinde bulduk. 60’a yakın küp var. Burası bir depolama alanı. Kalenin erzak deposu. Savaş sırasında yardımcı kuvvetler gelene kadar beşerler bu erzaklarla yönetim edebilmişler fakat Roma ordusu epeyce kuvvetli geldiği için milattan evvel 63’lerde de kale yakılarak harabe edilmiş. Burası savunma gayeli kullanılan bir nokta. Dört bir tarafı gözetleyebileceğin bir nokta. Onun için de kale işlevi ön plana çıkıyor. Yüksekliği niçiniyle ilahlara yakın olduğu kanısıyla burası dinî maksatla da kullanılmış.
5’te 3’lük kısmı ortaya çıkarıldı
1’inci derece arkeolojik ve doğal sit alanı olan kaledeki hafriyatlarda ayrıyeten 300 basamaklı merdiven ile milattan evvelki devirlere ilişkin olduğu bedellendirilen pişmiş topraktan çatı kiremitleri ve duvar örgüsü seramik kesimlerine ulaşıldı. Ortaya çıkan yapıtların akabinde Şura Kalesi’nin UNESCO Dünya Mirası Süreksiz Listesi’ne alınması için müracaat yapıldı. Geçen yıl orta verilen kaledeki hafriyatlar, Prof. Dr. Süleyman Yücel Şenyurt başkanlığında haziran ayında bir daha başladı. 4’ü arkeolog, 1’i restoratör olmak üzere 23 kişilik grupla sürdürülen çalışmalarda kalenin 5’te 3’lük kısmı ortaya çıkarıldı.
‘Kurul Kalesi hafriyatları bu sene 13. yılını tamamlıyor’
Kazı Lideri Prof. Dr. Süleyman Yücel Şenyurt, Heyet Kalesi’nin, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Sümela’dan daha sonra mimari görseli bu kadar ortada olan tek yer olduğunu belirterek, “2010 yılında başlayan Ordu Konsey Kalesi hafriyatları bu sene 13. yılını tamamlıyor. Aslında ‘Kurul Kayalıkları’ olarak bilinen, doğal hoşluğu olan bölgenin bir kültür hazinesi olduğu bu hafriyatlarda ortaya çıkmış oldu. Bu yıla kadar bizim iddiamız beşte üçlük bir kısmı açığa çıkarıldı ve kazılarımız devam ediyor. Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Sümela’dan daha sonra mimari görseli bu kadar ortada olan tek yer diyebiliriz. Bütüncül bir planda verilen kale kent yerleşmesi, burada açığa çıkarıldı. 2 yıldır müdafaaya ve onarıma yönelik çalışmalarımız oluyor. Bir taraftan hafriyatlar devam ederken bir taraftan da devrilmiş duvarların onarılması ve küçük yapıtların onarımıyla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. 2 ay evvel başladığımız çalışmaları aralık ayına kadar sürdürmeyi planlıyoruz” dedi.
Prof. Dr. Süleyman Yücel Şenyurt, 2010 yılından bu yana ortaya çıkarılan yapıtların, en son kullanıldığı yerde bulunduğunu kaydederek, şu biçimde konuştu:
2010 yılından bu yana epey fazla eser ortaya çıktı. Mimari kalıntıların ötesinde burası Roma istilası daha sonrası terk edilmiş. Küp, seramik, metal, cam üzere her çeşit buluntumuz var. 2 bin 100 yıl evvel yaşayan bir kent bir anda yıkıma uğruyor ve olduğu üzere kalmış. çabucak sonrasında bir yerleşim olmadığı için de biz eşyaları en son kullanıldığı yerlerde bulabiliyoruz. Silah, gülle, mızrak, hançer, hayli fazla elimizde örnekler var. 2016 yılında bulduğumuz ‘Kibele’ heykeli de yerinde tesadüfen bulundu. Heykelin bulunduğu nokta kapı girişi noktasıydı orası molozlar altında kalmış ve bu sayede heykel ve birfazlaca eşyayı yerinde bulduk. 60’a yakın küp var. Burası bir depolama alanı. Kalenin erzak deposu. Savaş sırasında yardımcı kuvvetler gelene kadar beşerler bu erzaklarla yönetim edebilmişler fakat Roma ordusu epeyce kuvvetli geldiği için milattan evvel 63’lerde de kale yakılarak harabe edilmiş. Burası savunma gayeli kullanılan bir nokta. Dört bir tarafı gözetleyebileceğin bir nokta. Onun için de kale işlevi ön plana çıkıyor. Yüksekliği niçiniyle ilahlara yakın olduğu kanısıyla burası dinî maksatla da kullanılmış.