Askerliğe geç gidersem ne olur ?

Ilayda

Global Mod
Global Mod
Askerliğe Geç Gitmek: Bir Geç Kalmışlık Hikayesi

Forumdaşlar, merhaba. Bugün sizlerle hayatımda unutamadığım bir anımı paylaşmak istiyorum. Her birimizin içinde bir sorgulama ve kaygı barındıran, hatta bazen derinlerde bir korkuya dönüşen bir durumu anlatmak istiyorum. Hani derler ya, “Zamanında yapmadıklarını, geç kaldığını düşündüğünde yapabileceğin hiçbir şey yok.” O anı, o geç kalmışlığı size anlatmak için buradayım.

Çoğumuz, hayatın akışında belki de askerlik gibi dönüm noktalarıyla yüzleşmek zorunda kalırız. Bu yazıyı okurken birçoğunuz bunun üzerine düşünmeye başlamış olabilirsiniz. Şimdi, konuyu biraz derinlemesine işlemek istiyorum. Beni yalnız bırakmayın.

Bir Adam ve Zamanın Kıskacı

Günlerden bir gün, Halil, İstanbul’un gürültüsünden uzak bir mahallede, sabahın erken saatlerinde kapısını çalan telefonla uyandı. Telefondaki ses, askerlik şubesinin yetkilisiydi. Geç kalmıştı. Askerliğini zamanında yapmadığı için hakkında işlem başlatılmıştı. “Halil Bey, acil olarak şubemize gelmeniz gerekiyor. Yoksa size bir bedel çıkarmak zorunda kalacağız,” demişti ses. Bu sözler, Halil’in içinde derin bir boşluk yarattı. O an, zamanla yarıştığını düşündü. Ama ne zaman? Zamanı nasıl kaybetmişti?

Halil, bir adamdı. Çözüm odaklı, stratejik. Bir sorunu fark ettiğinde hemen çözüm peşine düşerdi. Ama bu defa, hayatının en zor problemiyle karşı karşıyaydı. Çıkış yolu yok gibiydi.

Halil, her zamanki gibi plan yaparak işin içinden sıyrılmak istedi. Bu durumdan nasıl kurtulabileceğine dair çözümler üretmeye başladı. “Askerliğe geç gitmek, bazı çözümleri beraberinde getirebilir mi?” diye düşünmeye başladı. Her şeyin bir bedeli olduğu gerçeği, o an içinde yankı yapıyordu. Zamanın kıskacında kaybolan bir hayatı toparlamak mümkün müydü?

Bir Kadın ve İçsel Empati

O sırada, Halil’in hayatındaki tek kadın olan Zeynep de Halil’i düşündü. Zeynep, Halil’in en büyük destekçisiydi. Fakat Zeynep’in yaklaşımı çok farklıydı. Halil’in kaygısını derinden hissediyor ve ondan daha çok, geç kalmışlık hissini nasıl aşacağına dair bir çözüm arıyordu. Zeynep, Halil’in yanında olamayınca bir an için acı hissetti ama sonra, her şeyin sadece zamandan ibaret olmadığına karar verdi. Bir insanın ne kadar geç kaldığı, aslında hayatta önemli bir şey değildi; önemli olan, geç kalınan noktadan nasıl bir adım atılacağıydı.

Zeynep, içsel olarak Halil’e derin bir empati duyuyordu. “Geç kalmış olmanın o kadar da kötü bir şey olmadığını, bu durumun bir şans olduğunu söylemek istiyorum. Her şey geç değil, Halil. Senin için bir çözüm bulmam gerek. Belki de bu, hayatının bir dönüm noktasıdır.” diyerek, Halil’in yanında olmayı sürdürdü. Zeynep için bu, sadece bir askerliğe geç gitmek olayı değildi; aynı zamanda Halil’in hayatındaki duygusal derinliği anlamak, onunla beraber bu yolda yürümekti.

Zeynep’in yaklaşımı, kadınların ilişkilere daha empatik bakış açısını çok net bir şekilde gösteriyordu. Erkeklerin çözüm odaklı, kadınların ise ilişkisel ve empatik bakış açıları arasında derin bir fark vardı.

Zamanın Arasında Kaybolanlar

Halil, bu kadar kaygı ve belirsizlik arasında nasıl yol alabileceğini bilemiyordu. Bir taraftan da Zeynep’in yaklaşımının derinliğini anlamaya çalışıyordu. “Geç kalmış olmak, neyi değiştirir ki?” diye düşündü. Ama bir anda aklına geldi; Zeynep’in dedikleri doğru muydu? Hayatta gerçekten geç kalınmaz mıydı?

Bir gün, Zeynep ile dışarıda yürürken Halil, “Bunu birlikte çözebiliriz, değil mi?” diye sordu. Zeynep, ona sımsıkı sarılarak, “Evet, çözebiliriz. Ama bir adım atmalısın, geç kalmak sadece seni zorlamaz; senin ne kadar cesur olduğun ve çözüm için ne kadar adım atmak istediğin asıl önemli olan,” dedi. Zeynep’in sözleri, Halil’in kafasında bir ışık yaktı.

Halil, bu noktada, askerliği ne kadar geç yaparsa yapsın, zamanın ne kadar geç olduğu konusunda bir fark yaratamayacağını fark etti. Önemli olan, kaybolan zamanla ne yapacağıydı. Zeynep’in içsel empatisiyle birleşen çözüm arayışı, Halil’i yeni bir yola doğru itmişti.

Siz Ne Düşünüyorsunuz?

Hikayeyi okuduktan sonra, sizler de belki bir noktada zamanın içinde kaybolmuş ya da geç kaldığınızı hissetmişsinizdir. Birçok insanın içindeki bu kaygı, yalnızca askerlik gibi dönüm noktalarında değil, hayatın başka alanlarında da karşımıza çıkabilir. Hepimiz, bazen kendimizi bu geç kalmışlık hissiyle buluyoruz.

Forumdaşlar, siz ne düşünüyorsunuz? Geç kalınmış bir şey var mı? Halil’in çözüm odaklı yaklaşımına karşı Zeynep’in empatik yaklaşımını nasıl değerlendirirsiniz? Askerliğe geç gitmek, bir sorundan çok, bir çözüm için fırsat olabilir mi? Yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum.