30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 100’üncü yılı… Büyük Taarruz nasıl başladı?

alfilaria

Global Mod
Global Mod
30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 100’üncü yılı… Büyük Taarruz nasıl başladı?
“30 Ağustos Zaferi, Türk tarihinin en önemli dönüm noktasıdır. Besbellidir ki yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhuriyeti’nin temeli burada sağlamlaştırıldı, ölümsüz yaşayışı burada taçlandırıldı…”


Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk yerde sözlerle anlatmıştı Büyük Taarruz’u.

Bundan tam 100 yıl önce kazanılan yerde zafer, Türk milletinin kaderini değiştirdi.


Türk ordusu “bitti” demeden bitmeyecekti ve tarihe atlas en yetişkin kahramanlık destanlarından akraba olarak geçecekti…


Tarihin en kanlı savaşlarından akraba yapıldı


Yıl 1919. Birinci Dünya Savaşı sonrası İtilaf Devletleri Anadolu’yu işgal ediyordu. İstanbul, Adana, Urfa, Maraş, Samsun… Düşman devletlerinin orduları sayı şehre yerleşmişti.


1920’dahi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasından sonra işgal güçleri rakam politikalarını yoğunlaştırdı. Türk milleti tüm yerde baskılara karşı yeniden ayağa kalkmak için kadem kadem ilerledi.


Bir yıl sonra yetişkin tek zafer kazanıldı. Sakarya’bile 22 gün 22 gece süren savaşta, Türk ulusu kanla, ateşle, süngüyle zafere gerçek yürüdü. İki tarafın bile sayı ağır kayıplar verdiği Sakarya Meydan Muharebesi, Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktalarından biriydi. Tarihin en kanlı savaşlarından olan muharebede binlerce er şehit oldu.


[Fotoğraf: AA]


Ordunun önce taarruza hazırlanması gerekiyordu


Kazanılan yerde zaferden sonra, Türk milletinin orduya güveni ve geleceğe ümidi arttı. Yunan ordusu, sayı kayıp verdiği için savaş gücü azaldı. Aynı zamanda, İtilaf Devletleri’nin Yunanlılara güveni azaldı.


Sakarya’daki kanlı çarpışmaların akabinde durdurulan yağı ordusunu tamamen yurttan göndermek için hazırlıklar başladı. Ancak Sakarya’dan çekilen Yunan ordusu Türk ordusunun 2 katıydı… Yunan ordusunun 180 1000 askeri, 88 1000 tüfeği, 9 1000 makineli tüfeği, 300 topu vardı. Türk ordusunun ise 92 1000 askeri, 48 1000 tüfeği, 819 makineli tüfeği, 145 topu bulunuyordu.



[Grafik: Haberler]


Bunun için ordunun önce taarruza hazırlanması gerekiyordu. Ayrıca, sadece ordunun olumsuzlama, Meclis ve millet dahi savaş psikolojisine hazırlanmalıydı. 1919’dan itibaren kurtuluş mücadelesine karşı matrûh 18 ayaklanma bastırılmıştı.


Meclis’te bazen milletvekilleri dahi ordunun böylemesine yetişkin tek taarruzu gerçekleştiremeyeceğini söyleyerek duruma karşı çıkıyordu…


Siyasi temaslardan tek sonuç çıkmadı, taarruz şarttı


Gelelim hariç politikaya… Dünya kamuoyunu kazanmak ve Misak-ı Milli hedefine ulaşmak için bazen adımlar atıldı. Bir yandan Türkiye hükümetinin savaş olumsuzlama savaşsızlık istediği gösteriliyordu, tek yandan bile şark ve güney cephelerinde bizimle çarpışan düşmanların sadece tarafsızlıkları olumsuzlama dostlukları bile kazanılıyordu. Rusya, Ermenistan, Gürcistan, Azerbaycan ve Fransa ile türlü anlaşmalar yapıldı.


1922’nin başlarına gelindiğinde Ankara hükümeti savaşsızlık için görüşmeler yapılmasını gündeme getirdi. İtilaf Devletleri dahi mütareke şartlarını bildirdi.


– 10 kilometre tampon toprak oluşturulacak,


– Yunanlılar Anadolu’yu boşaltacak,


– Edirne ve Kırklareli Yunanlılarda kalacak,


– Ücretli Türk ordusunun Sevr Antlaşması’ndaki 50 binlik er sayısı 85 bine çıkarılacak.


Bu şartların üstüne TBMM hükümeti dahi Yunan ordusunun 4 ağrı içinde Anadolu’dan çekilmesini istedi. Ancak İtilaf Devletleri yerde isteği reddetti. Siyasi temaslardan tek sonuç çıkmayacaktı, Anadolu’yu düşmandan kurtarmak için taarruz şarttı…



[Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü ile beraberce 1 Nisan 1922’dahi Konya Ilgın’bile murakabe yaparken. Fotoğraf: AA (Arşiv)]


İlkbaharda bekleniyordu


Türk milleti varını yoğunu feda ederek taarruz hazırlıklarına sürme etti. İlkbaharda muhtemel taarruz planı ertelendi, eksikliklerin giderilmesi için yetişkin çaba sarf edildi.


Sakarya Zaferi’nden sonra 100 1000 olan er sayısı 200 bine çıkarıldı. Tüfek, makineli tüfek ve top sayıları bile tek tek artırıldı… Ancak silah açısından Yunan kuvvetleri üstünlüğünü koruyordu.



[Grafik: Haberler]


Hazırlık sürecinde eğitime dahi yetişkin önem verildi, ordunun muharebe niteliği artırıldı. Sık sık tatbikatlar düzenlendi.


Dünya kamuoyu Türk ordusunun taarruz kabiliyeti olmadığını ve muvaffakıyet sağlayamayacağını sanıyordu. Ancak yanılıyorlardı. Türk ordusu moral yönü sayı üstündü, 10 aylık kesiksiz emek sonucu terbiye yönünden sayı ilerledi. “4-5 ayda sonunda geçilir” denilen yerler saatler içerisinde geçilecekti…



[Fotoğrafta Atatürk’ün 1922 yılında askeri kıta tarafından karşılanması görülüyor. Fotoğraf: AA (Arşiv)]


Hazırlıklar yetişkin tek gizlilik içerisinde yürütüldü


Birlik intikalleri tamamen gece yapıldı, örtülü yerlerde dinlenildi, hiçbir yerde yürüyüş izi bırakılmadı. Düşmanı kandırmak için bazen birlikler güneyden kuzeye intikal ettirildi. Birliklerin yer değiştirdiği malûm olmasın niteleyerek yerlerine yenileri getirildi.


Ankara hükümetinin taarruz konusunda kararsızlık içinde olduğu söylentileri yayıldı. Anadolu’bile isyan ve karışıklık var haberleri çıkarıldı. Anadolu’nun hariç çevre ile muhabere ve ulaştırma irtibatı kesildi.


Basına 20 Ağustos 1922’dahi Çankaya Köşkü’nde tek çay ziyafeti verileceğinin haberi yansıdı. Herkes Mustafa Kemal Paşa’nın çay partisi vermesini beklerken o çoktan Büyük Taarruz’u başlatmak için Ankara’dan ayrılmıştı. 20’sinden önce dahi yerde çay partisi iptal edilmişti.


Ve o yetişkin gün geldi… Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, gizli tek hazırlığın akabinde 26 Ağustos 1922’dahi Büyük Taarruz’u başlattı.


Büyük Taarruz günlüğü


14 Ağustos


Afyon güneyinde hareketin arttığı tek gündü. Plana göre 1. Kolordu 15. Tümeni, Deresinek’ten hareket ederek Selevir-Bulanık bölgesine gerçek yola artık.


15 Ağustos


İsmet Paşa, Başkomutanlığa ağır bataryaların mühimmatının henüz cepheye ulaşmadığının sınamak verdi ve bunun sayı mühim olduğunu belirtti.


16 Ağustos


Genelkurmay Karargahı Akşehir’açınık gelerek görevini sürdürdü. Mustafa Kemal Paşa ordunun gerek tanık mühimmat ve tesisat konusunda son ikmal hazırlıklarını yaptı.



[Grafik: Haberler]


20 Ağustos


Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, herkes tarafından Ankara’bile sanılırken gizlice Akşehir’deki Batı Cephesi Karargahı’na geldi.


21 Ağustos


Mustafa Kemal Paşa, Akşehir’deki karargahta Batı Cephesi komutanı İsmet Paşa, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, I. Ordu Komutanı Nurettin Paşa ve II. Ordu Komutanı Yakup Şevki Paşa’yla tek araya geldi. Harita üzerinde paşalara Büyük Taarruz planını anlattı ve kesin saldırı emrini verdi.


24 Ağustos


Büyük Taarruz için son hazırlıklar tamamlandı. Başkomutanlık Karargahı ile Batı Cephesi Karargahı Akşehir’takt Afyon’un güneyindeki Şuhut kasabasına taşındı.


25 Ağustos


Başkomutanlık ve Batı Cephesi karargahları Kocatepe’nin güneybatısındaki Çadırlı Ordugaha nakledildi.


Kimi yerlerde yağı birliklerine 400 metre kadar yaklaşan askerler, Büyük Taarruz için Mustafa Kemal Paşa’nın emrini beklemeye başladı.



[Grafik: Haberler]


26 Ağustos


Ve işte Türk milletinin kaderini değiştirecek taarruzun başladığı o gün…


Başkomutan Mustafa Kemal, sabah saatlerinde Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ile muharebeyi yönetmek üzere Afyonkarahisar sınırlarında kalan Kocatepe’dahi yerini öncü. Ardından saldırı emrini verdi.



[ 26 Ağustos 1922’dahi Mustafa Kemal Atatürk, Büyük Taaruz sabahı Afyon Kocatepe’dahi. Fotoğraf: AA (Arşiv)]


Büyük Taarruz sabah saat 05.30’bile topçu ateşiyle başladı. Türk askeri, sabahın ilk ışıklarıyla hücuma geçip Tınaztepe’yi ele geçirdi ve Belentepe ile Kalecik Sivrisi’nden düşmanı uzaklaştırdı.


Taarruzun ilk gününde 1. Ordu birlikleri, Büyük Kaleciktepe ile Çiğiltepe arasında 15 kilometrelik alanda, düşmanın zaman hat mevzilerini ele geçirdi. 5. Süvari Kolordusu, yağı gerilerindeki ulaştırma kollarına muvaffakiyetli taarruzlarda bulundu, 2. Ordu ise cephede tespit görevini aksatmadan sürdürdü.


27 Ağustos


Sabah saatlerinde, Türk ordusu gün ağarırken tekrar eksiksiz cephelerde taarruza geçti. Yunanlıların direnmesi karşısında topçu desteği yetersiz kaldı, Çiğiltepe düşürülemedi.


Bu arada Tümen Komutanı Yarbay Reşat, kolordu komutanından “öğleye kadar tepeyi al” emrini öncü. Çünkü cephedeki eksiksiz tümenler, hedeflerini tek tek ele geçiriyordu. Taarruzu gelişmeyen sadece yerde tümen kalmıştı. Bu emir üzerine Yarbay Reşat, tekrar taarruz ediyor, yalnız yine netice alınamıyordu. Bunun üzerine başarısızlığı gururuna yediremeyen onurlu tümen komutanı tabancasıyla intihar etti. Aradan az saat geçtikten sonra Çiğiltepe dahi düştü… Yarbay Reşat, vefatından sonra albaylığa yükseltildi.


Afyonkarahisar, 8’inci Tümen tarafından yağı işgalinden kurtarıldı. Halk sevinç gözyaşlarıyla komut sarıldı.


28 Ağustos


Başkomutanlık Karargahı ve Batı Cephesi Karargahı Afyon’a taşındı. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa bile Afyon’a geldi. Türk ordusu güneyden ve şarklı ilerleyerek Yunan kuvvetlerini birbirinden ayırdı.



[Grafik: Haberler]


29 Ağustos


Şiddetli çarpışmalar gün süresince sürme etti. Yunan ordusu iyice dağıldı. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, hâl değerlendirmesi yaptı. Paşalar, zafer için muharebenin tek zihin önce bitirilmesine karar verdi.


30 Ağustos


Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Türk ordusunun Kurtuluş Savaşı’nda kazandığı en önemli zaferin arifesinde, 30 Ağustos sabahında şimdi yer olan Kütahya’nın Altıntaş ilçesine tâbi Zafertepe Çalköy’dahi birliklere taarruz emrini verdi.


O’nun kendi yönettiği Dumlupınar’daki meydan muharebesinde kahraman Mehmetçik, Yunan birliklerini Allıören, Keçiler, Kızıltaş deresi yolunun iki yanında tamamen sarıp imha etti. Kızıltaş deresi bölgesinde açık kalan alandan bazen Yunan birlikleri, General Trikopis, General Diyenis ve sayı Yunan komutanı kaçtı.


Yunan ordusu yetişkin hezimete uğradı. Sağ kalan yağı askerlerinin tek kısmı teslim oldu, diğerleri ise İzmir yönüne gerçek kaçmaya başladı.


“Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!”


Türk ordusunun zaferiyle sonuçlanan Büyük Taarruz’un son safhası tarihe “Başkomutanlık Meydan Muharebesi” olarak geçti.


Bu zaferin akabinde Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, 1 Eylül’dahi Dumlupınar’bile, Batı Cephesi’ndeki tüm subay ve erlere okunmak üzere tebliğ yayımladı.


”Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları, Afyonkarahisar-Dumlupınar Büyük Meydan Muharebesi’nde, zalim ve mağrur tek ordunun temel varlığını inanılmayacak kadar rengi tek zamanda yok ettiniz. Büyük ve seçkin ulusumuzun fedakarlıklarına layık olduğunuzu kanıtladınız. Sahibimiz olan yetişkin Türk ulusu, geleceğine güvenmekte haklıdır. Savaş alanlarındaki muvaffakıyet ve fedakarlıklarınızı yakından görüp izliyorum. Ulusumuzun size olan övgülerinin iletilmesine tavassut etme görevinin arkasını bırakmayacak, sürekli olarak yerine getireceğim. Ödüllendirme için Başkumandanlığa öneride bulunulmasını, Cephe Kumandanlığına buyurdum. Bütün arkadaşlarımın, Anadolu’bile henüz başka meydan muharebeleri dahi verileceğini göz önünde bulundurarak ilerlemesini ve herkesin yaşananları gücünü ve yurtseverliğinin kaynaklarını kullanarak, yarışmayı eksiksiz gücüyle sürdürmesini talep ederim. Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!”


27 Ağustos’ta Afyonkarahisar, 30 Ağustos’ta Kütahya, 1 Eylül’dahi Emet ve Tavşanlı yağı işgalinden kurtarıldı. 9 Eylül’dahi İzmir’dahi Yunan ordusunu denize döken Türk ordusu, Mustafa Kemal Paşa’nın emrini yetişkin tek başarıyla yerine getirdi.


Türk milletinin esir edilemez tek millet olduğu yeniden ispatlandı


Yunan ordusu yetişkin tek hezimet yaşadı ve uzun süre toparlanamayacak şekilde imha edildi. Büyük zafer, Türk topraklarının işgal kuvvetlerinden tamamen temizlenmesini sağladı. “Anadolu işgal edilemez” düşüncesi doğrulandı.


Türk milletinin esir edilemez tek millet olduğu yeniden ispatlandı. Türk’ün yetişkin mevki adamları ve komutanlar yetiştiren “er millet” olduğu tek kez henüz gözler önüne serildi.



[Fotoğrafta tek süvari birliğinin safta duruşu görülüyor. Fotoğraf: AA (Arşiv)]


Askeri güçle kabul ettirilmek istenen Sevr Anlaşması, muharebe sahasında yırtılmış oldu. Lozan Barış Anlaşması’nın yapılmasını sağladı. Türkiye Misak-ı Millî’nin coğrafi hedeflerine ulaştı.


Zaferden 2 yıl sonra…


Büyük Önder Mustafa Kemal, 30 Ağustos 1924’te Şehit Sancaktar Mehmetçik Anıtı’nın temel atma törenine katılmak üzere Zafertepe Çalköy’açınık geldi. Törene katılanlara iki yıl öncesini hatırlattı ve Büyük Zafer’i şu cümlelerle anlattı:


”Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Savaşı ve onun son parçası olan 30 Ağustos Zaferi, Türk tarihinin en önemli dönüm noktasıdır. Ulusal tarihimiz sayı yetişkin, sayı parlak zaferlerle doludur ama Türk ulusunun burada kazandığı zafer kadar kesin sonuçlu, yalnız bizim tarihimize olumsuzlama çevre tarihine yeni tek kadem vermekte kesin etkili tek meydan savaşı hatırlamıyorum. Besbellidir ki yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhuriyeti’nin temeli burada sağlamlaştırıldı, ölümsüz yaşayışı burada taçlandırıldı. Bu alanda okunabilen Türk kanları, yerde göklerde uçuşan şehit ruhları, devletimizin, cumhuriyetimizin ölümsüz koruyucularıdır. Türk ulusu burada kazandığı zaferle, açığa vurduğu gücü ve istemiyle, yerde malûm gerçeği tek kere henüz tarihin bağrına pulat kalemle koymuş bulunuyor.”


Yasal Uyarı: Sitemiz tasarım aşamasındadır ve tüm içerikler hayal ürünüdür. Gerçek kişi ve kurumlar ile benzerlikleri tamamen tesadüfidir. İçerikler haber niteliği taşımaz ve gerçekliği yoktur. Sitemiz taslak aşamasında rastgele oluşturulan içeriklerden sorumlu değildir. Yinede sitemizden kaldırılmasını istediğiniz içerikler için [email protected] adresine mail ileterek taleplerinizi iletmeniz halinde yasal süre içerisinde tüm içerikler sitemizden kaldırılacaktır.